KAKALAKİ LER
Belki
merak etmişinizdir, buda ne demek diye. Hele mutfağınıza bir göz atın !
bazan hiç ummadığınız zamanda ummadığınız yerde hamam böcekleri
dolaşır durur, işte onların adıdır KAKALAKİ ! Ve günler, aylar,
seneler biter ama KAKALAKİ lerin ömürleri bitmez. Her devrin, her yılın
yaşantısıdırlar. Dün ne ise bugün de aynıdırlar. Çokda çabuk çoğalırlar, ve
mubarekleri durduramazsın da. Aslında zararsız gibi görünürlersede
aldanmamak lazımdır. Mutfağınızda ne varsa silip süpürür, daha varmı diye de
aranırlar...
Hani
geçmişteki bazı KAKALAKİ ler mutfağımızı hortumlamıştı da, bizim şu meşhur
HÜNERBAZLAR da göya topunu yok ediydiler ha ! Esasında
yanılmışız,daha da fazla ürediklerini, yenilerinin geldiklerini
görememişiz.Gelen mubarekler mutfaktan da öteye uzandılar, zira mutfak
boşalınca yeni zemin aramaya başladılar, Hortumları ince gelince
Holdingleştiler ve Tayfuna çevirdiler, hiçte doymak bilmediler. Birgün
bakarsın bir orman , diğer bir gün Meclis evleri, gene başkabirgün öğretim
üyeleri, yüce makamlar, enayi paraları vs. vs. Peki varamadıkları yer yokmu
diyeceksiniz, tabiki var ;
Mesela
; aradabir Sanayicilerin mutfağına dalarlarsada, karşılıklı döğüşten heriki
tarafta menfaatları icabı kaçınırlar. Bense işin kolayını buldum, ve bir
veya birkaç Bakanımızın ( neye baktıkları bilinmez ) yaptığı uygulamayı
uyguluyorum, mutfağımda nekadar un, tavuk, yumurta falan fincan varsa ,
evvelden akraba ve konu komşuya dağıtıp KAKALAKİ lerden kurtulmaya
çalışıyorum, sizlere de tavsiye ederim, zira haşarat ilaçları bu tip
hayvanlara, vallahide billahide tesir etmez. Bakın AB bile onlara tesir
edemedi !
Lan,
şimdi diyeceksiniz ki; be adam senin başka derdin mi yok ! Eline almışın
kalemi habire atıştırıp duruyorsun. Hele bir bak şu Ankaranın taşına
toprağına, nasılda yolları güzelleşiyor, yallahların sokak önleri
nasılda güzelleşti, ha şu ileridekilerde nediye bağırıp dururlarki, bizim
yolumuz nolacak diye size gelinde oraya oturun diyenmi vardı ,arsayı benmi
verdimki, orası belediye dışı sayılır! gidin belediye arsalarına nasıl
konulur öğrenin de gelin,bunu da ben mi öğreteyim sizlere ha, sizi
beceriksizler, sizi nankörler sizi ! Bak şu fakir fukarayı bile
belediyelerimiz nasılda kolluyor , şimdiden belirli bölgelerde, belirli
SAM AMCALAR dan gelen hediyeler dağıtılıyor. Haaaa, o SAM AMCALAR kim mi ?
lan, siz sorular sormakla çok ileri gidiyonuz, kimse kim, sana ne, sen önüne
konan aşa bak ve otur da belediyene sandık duası et , ve de ki;
Allahıma çok
şükür, bende bu kafa varken, bugün önüme konanı yerim,
yarına Allah kerim derim !
peki
sonrası ? Rejisöre sorak...o anlatır sana !
Rejisör
dedim de aklıma geldi, bizim ülkede oynanan senaryoları başka hiçbir Ülkede
bulamazsınız, hepside dört dörtlüktür.Oyuncuların ise bir kısmı alıklar ve
diğerleri de üçkaatçı gurubuna dahildir. Bundan birkaçsene evvelki bir
Rejisörün de senaryosunda bol bol alık eşarpları dağıtılmış, benim canım
bacılarım, AB yolu göründü, sayemizde herkesin karnı da cebi de dolacak, ve
şimdi hepinizin birer Eşarp hakkıdır,bu yolda tek bir Eşarp ( herhalde
ay-yıldızdaki ay kırpılıp kırpılıp USA yıldızları yapılmış olan Eşarplar
olsa gerek) dalgalanacak cak,cak ve Bana bu yolda soru sorup, bir Bavul
Dolar nereye gitti diyenlere cevabımdır bu eşarplar demişti. Birileride
faiz haramdır, tövbeler ola, sizleri cennete, bağışlarınızla( altına dönüşen
) ancak biz götürürüzle vurgunu vurmuştu. ve daha sonra Yeşil
Sermaye adlı faizsiz kazanç ( ! ) çekimine geçilmişti. ve sonrası
malum,filim kopmuştu... (ama Uzanlara sorulan hesap bunlara sorulamadı,
kalite farkı ola !) Sözüm ona kalite değişmiş yeni çekime girilmişti.Ama ne
çekim,ne senaryo, herşey devşirme,AB (herhalde Ak Baba demek)
standartına uygun olsun diye, senaryo da Reji de tek elden yürüyor, Bakanlar
da filmin icabı guruplar halinde seyahat acentesi gibi dolaşıyorlar ( ne
sebepse, ve yanlarında da birsürü ,ticaret adamıyla,sanayiciyle devlet
parasıyla ve halkın cebinden çıkan parayla ki; hemen hemen hergün okuyoruz
ve yalanlanmadıkça doğrudur diyoruz) ve filim aynen devam ediyor.
Ve gene
yeni gelen KAKALAKİler,hala devamlı AB palavrasıyla halkı uyutmaya, ve elde
ne varsa Yabancı damadlara peşkeş çekmeye devam ediyor. Hak, Hukuk
naralarıyla sözüm ona Vatanı ve dini kurtaracaklar, Allah Allah peki ve
sonraaaaa, nolacak ? Bekleyin hele, o filim de yakında kopacak!
Ve ben bütün kalbimle şuna inanıyorum ki, millet artık uyanacak ve aklı
selim her Türk gereken dersi bu KAKALAKİlere verecektir.
*
* *
SEVİŞMENİN SİGORTASI
AMERİKAda orta yaşlı bir çift, doktora gitmiş. Doktora;
"Sevişirken bizi izler misiniz?" demişler.
Doktor şaşkın şaşkın bakmış. Demek bir sorunları var. Tıp adamı olarak
yardım etmek zorunda. "Peki" demiş. Çift yatağa uzanmış. Doktor
izlemiş ve teşhisi bildirmiş;
"İkiniz de gayet sağlıklısınız. Sevişmeniz fevkalade... Merak edecek bir
şey yok. Viziteniz 100 dolar. Bu da faturanız."
Ertesi hafta çift yine gelmiş doktora "sevişirken bizi izle" diye.
Yine izlemiş doktor, sorun yok. Yine vizite 100 dolar. Her hafta çift
randevu alıyor, geliyor, sevişiyor. Parayı ödüyor, çıkıp gidiyor. Bir türlü
bir şey bulamayan doktor sonunda dayanamamış;
"Bana biraz yardımcı olun. Sıkıntınız ne söyleyin?"
Adam cevap vermiş;
"Herhangi bir sıkıntımız yok. Birşey bulmanızı da istemiyoruz. Bu kadın
evli. Onun evine gidemiyoruz. Ben de evliyim. Benim evime de gidemiyoruz.
Hilton geceye 320 dolar istiyor. Sheraton 350 dolar. Buraya ise sadece 100
dolar ödüyoruz. Üstelik SAĞLIK SİGORTAMIZ bu 100 doların, 85 dolarını bize
fatura karşılığı geri ödüyor."
(Teşekkürler
Özgür ŞAHAN)
*
* *
Müşteri şikáyeti
BİR
adam 3 ağlayan bebekle birlikte trende yolculuk ediyormuş. Yanında oturan
bayan, adama sormuş;
- Bebekler sizin mi?
Adam;
- Hayır. Ben prezervatif
fabrikasında çalışıyorum, bu bebekler de müşteri şikáyetleri...
* *
*
Alışveriş
YILBAŞI
arifesi diye hakim son derece toleranslı ve iyimser bir havada tutukluya
sormuş;
- Neyle suçlanıyorsun?
"Yılbaşı alışverişini erken yapmakla efendim" demiş tutuklu.
"Bu suç değil!" demiş hakim.
- Ne kadar erken yaptın bu alışverişi?
- Mağaza açılmadan efendim!
(Teşekkürler
Dr. Murat V. GÖKÇE)
*
* *
Ramazan gelmiş,
Poşetlerle,
ve sonra da çekip gitmiş.
Bizim garibanlar da
ellerini, ağızlarını,
ve POTUR'larını
sallaya, şaklata...
Ohhhh be ! ne güzel bir
Ramazan geçirdik hele...
şimdi gidekte Düğüne
katılak,
başımızdan eksik
etmesinlerin Bayramını kutluyak !..
bi de göbek atak ki sorma.
.......................................................................
arkasından koyun bağırır
meee...ee......diye,
yanındaki kuzular
inleşir...meeeee...... meeeee diye,
sesleri duyan Kurtlar sarmış
etrafı,
sesler bitmiş...
sadece birkaçı, Poşeti
boynunda olanlar kenarda kalmış,
az sora Başkurt gelmiş,
zırlamış...
Lan, hepsini bi seferde mi
yeyin dedik ki sizlere,
biz ne yiyeceğiz şimdi ?
ne mi, geri kalan üçün
birini...üçte ikisini düğüne bağışladık !..
AFİYET OLA.......
Eyvaaaaahhh, Rahmi TURAN' ın
kuzuları da gitti,
amaaaaan üzülmeyin be Rahmi
bey,
bu memlekette daha nice
koyunlar, kuzular var...hepsine de yeter,
ne demiştiniz, sadece 46,7
sini mi ?..
yani elde daha 53' ü var
diyosunuz...
şaka olsa gerek, onların da
çoğu iftarlık oldu...iftarlık...
1950' lerden bu yana nice
Koyunlar kuzu doğurdu da yetiştirdi,
ne için, bu günler için !..
AFİYET OLA !........
garakedi